Skolyoz ve tedavisinde hidroterapinin önemi
Eskişehir Fizyomer Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Tıp Merkezi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr.Türkan Tünerir, skolyoz tedavisinde uygulanan havuz terapisi hakkında bilgi verdi. Türerir, “Skolyoz, omurga, baş ve bacakların arasında uzanan ve vücut ağırlığının üçte ikisini taşıyan bir köprü görevi gören kemik yapıdır. Bunun yanında omurga; kemikler, eklemler ve disk yastıkçıklarıyla birbirine bağlanır,merkezi sinir sisteminin en önemli bölümlerinden biri olan omuriliği içinde barındırır ve korur. Ayrıca nefes almaya da yardımcı olan, idrar ve dışkı fonksiyonlarını kontrol eden omurga , bedeni döndürmeyi, başı çevirmeyi sağladığı gibi iç organları da korur” dedi.
İnsanların sıklıkla yaşadığı bu sorunlarla ilgili tedavi yöntemleri hakkında açıklama yapan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr.Türkan Tünerir, “Sağlıklı bir omurgada yandan bakıldığında boyun ve bel bölgesinde lordoz adı verilen hafif bir çukurluk, sırt bölgesinde kifoz denilen hafif bir kamburluk olmalıdır. Ancak önden ve arkadan bakıldığında dümdüz aşağıya uzanması gerekir. Skolyoz, omurganın sırt veya bel bölgesinin yana doğru eğriliği olarak tanımlanmaktadır. Omurların sağa veya sola doğru eğrilmesi yanında kendi etrafları üzerinde de döndükleri için üç boyutlu bir şekil bozukluğudur. Skolyoza bağlı olarak omurga dışında kalça, göğüs kafesi ve kürek kemiklerinde de kaymalar oluşur, duruş ve görüntü bozukluğu ortaya çıkar. Gelişme çağındaki çocuklarda bu durum, gelişen ve büyüyen omurgada anormal yüklenmeye ve bunun sonucu olarak da omurlarda deformitelere neden olur” ifadelerini kullandı.
“Kız çocuklarında daha sık gözlenir ve ilerleme hızı daha fazladır”
Tünerir, skolyozun kız çocuklarında daha sık gözlemlendiğini belirterek, “Skolyoz hastalarının yüzde 80’inde eğriliğin nedeni saptanamamaktadır. Ancak, skolyoza neden olan yapısal bozukluklara bakıldığında; doğumsal yapısal bozukluklar, sinir ve kas hastalıkları (serebral palsi, siringomiyeli, çocuk felci, kas hastalıkları ve benzeri), omurga tümörleri, travma, omurga enfeksiyonları, metabolik hastalıkların neden olabileceği söylenebilir. Ayrıca duruş bozuklukları, bacaklardaki uzunluk farkı da skolyoz nedenlerindendir. Bizim günlük yaşamımızda sıklıkla karşılaştığımız skolyozlar, daha çok 10’lu yaşlarda ortaya çıkan ve nedeni henüz tam olarak bilinmeyen (idiyopatik) skolyozlardır. Kız çocuklarında daha sık gözlenir ve ilerleme hızı daha fazladır. Ayrıca arkadan bakıldığında omurga yana doğru eğriyse, bir omuz diğerinden daha yüksekse veya daha öndeyse, bir kürek kemiği diğerinden daha çıkık veya belirginse, omuz ve kalçalar asimetrik duruyorsa, göğüs kafesi bir yana veya öne-arkaya kaymış gibi görünüyorsa ,bir bacak diğerine göre daha uzun görünüyorsa, giysiler kişinin üzerinde asimetrik duruyorsa skolyozdan şüphelenmek gerekir” şeklinde konuştu.
“20 derecenin altındaki eğriliklerde hasta sırt ve bel egzersizleri ile yakından izlenir”
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Türkan Tünerir, skolyozda erken tanının önemine dikkat çekerek, “Skolyoz, her yaş grubunda görülmekle birlikte tanı konma ergenlik yaşına kadar sürebilmektir. Çocuklarda ve gençlerde hastalığın ağrı gibi hiç belirti vermeden ilerlemesi erken tanının zorluğunu ortaya koymaktadır. Büyümenin en hızlı yaşandığı ergenlik döneminde semptomlarının görülme sıklığı artan skolyoz tedavisinde başarılı sonuçlara ulaşabilmek için erken dönemde müdahale edilmesi gerekir. Çünkü zamanında teşhis edilmemiş ve ilerlemiş omurga eğrilikleri çocukların gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir. Skolyozun önemli bir sorun olarak dikkat gerektiren bir diğer özelliği ise, önlem alınmadığı takdirde estetik sorunların yanında kalp ve solunum sistemi üzerinde geri dönüşümsüz hasarları ortaya çıkarabilmesidir. Tek başına bir hastalıktan ziyade birçok hastalığa bağlı olarak ortaya çıkan bir bulgu olarak kabul edilen omurga eğriliğinin seyrinin de kişiden kişiye değiştiği görülmektedir. Bu nedenle skolyozda tedavi yaklaşımının da aynı doğrultuda hastaya göre farklılaşması gerekir. Skolyozun ilerleme potansiyeli ve büyümenin durmuş olup olmadığı tedavi kararını etkiler. Çocuk ne kadar küçük olursa, eğriliğin ilerleme potansiyeli o kadar yüksek seyreder. 20 derecenin altındaki eğriliklerde hasta sırt ve bel egzersizleri ile yakından izlenir. Fizik tedavi ve rehabilitasyon yöntemleri uygulanır. Herhangi bir girişim yapılmaz. Skolyoz derecesi 20-40 derece arasında ve büyüme potansiyeli olan kişilerde korse tedavisi tercih edilebilir. Bunun yanında yine fizik tedavi ve egzersiz yöntemleri uygulanır. Skolyozun derecesi 40 dereceden fazlaysa ise skolyoz ameliyatı gündeme gelir” diye belirtti.
“Hidroterapi suyun fiziksel özelliklerinden faydalanarak hastalıkların ve fonksiyonel kayıpların tedavi edilmesi yöntemidir”
Ayrıca Fizyomer Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Tıp Merkezi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Türkan Tünerir, skolyozda neden hidroterapinin de tercih edilmesi gerektiği hakkında bilgi vererek açıklamasını söyle sürdürdü:
“Hidroterapi (havuz terapisi), suyun fiziksel özelliklerinden faydalanarak hastalıkların ve fonksiyonel kayıpların tedavi edilmesi yöntemidir. Fizik tedavi yöntemlerinden birisi olan hidroterapide suyun kaldırma kuvvetinin yardımıyla vücudun taşıdığı yük azalır, normalde yapılamayan ya da yaparken çok fazla ağrıya sebep olan hareketlerin yapabilmesi mümkün olur. Özellikle skolyoza bağlı sırt ve bel ağrısı olan kişilerde azalmış omurga esnekliğinin ve hareketliliğinin egzersizlerle geri kazanılmasında hidroterapi mükemmel bir seçenektir. Vücudun suyun içerisinde olması vücuda hem destek sağlar hem de karadaki egzersizlerde olmayan ‘iyilik hali’ hissi meydana getirir. Omurga üzerindeki yükü azaltarak gövdemizi ayakta tutan kor kaslarını güçlü tutmaya yardımcı olur. Hidroterapinin asıl faydası artık esneklik ve hareketliliğin bir sorun olmaktan çıkmasıdır. Su ile sağlanan hafif basınç ve kaldırma kuvveti ağrıyı doğal olarak yatıştırır ve hastanın kolaylıkla egzersiz yapmasına olanak sağlar. Hidroterapi sayesinde ağrı dramatik olarak azalır ve bunun sonucu olarak azalmış hareket kabiliyeti olan hastalar su içinde germe ile şahane sonuçlar alabilirler. Bu germeler sırt kaslarını güçlendirerek eğrinin derecesini düzeltmeye yardımcı olur. Hidroterapinin skolyoz tedavisinde bir diğer faydası denge sorunu olan kişilerde stabiliteyi artırarak düşmelerden korumasıdır. Çoğu hasta için bu çok önemli bir güven desteğidir. Skolyoz tedavisinde hidroterapinin diğer faydaları ise, kas spazmlarından kaynaklanan ağrıda azalma, hareketin kolaylaşması, eklem hareket ve açıklığında artış, güç ve dayanıklılıkta artış, ödemde azalma, dolaşımda düzelme, kardiyovasküler zindelikte iyileşme, gevşeme düzeyinde artış olarak görülür. Hidroterapi skolyoz tanısı olan her yaş grubundaki hasta için uygundur. Hidroterapinin sağladığı iyileştirici ve destekleyici etki, geleneksel egzersizlere güveni azalan hastalar için ideal bir tedavi yöntemi haline gelmesini sağlamıştır. Yaşlı veya hareket kabiliyeti az olan hastalar için karadaki egzersizleri yaparken denge kurmadaki güçlük ve düşme korkusu da bir sorun olmaktan çıkmaktadır.”