Sinop Cezaevindeki ’tarihi’ hata
Tarihi Sinop Cezaevi duvarlarında yazılı olan ve William Shakespeare’a atfedilen “Kan kanla değil, su ile yıkanır. Öc almanın sonu yoktur” ve “Kan öcle değil, suyla temizlenir” ifadelerinin Kaşgârlı Mahmud’a ait olduğu belirlendi.
Sinop Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Araştırma Görevlisi Serhat Altınkaynak’ın yürüttüğü çalışmalar sonucu ortaya çıkan tarihi hatanın düzeltilmesi için ilgili yerlere başvuru yapıldı.
Konuyla İlgili bilgi veren Araştırma Görevlisi Serhat Altınkaynak, “Yıllar önce cezaevi, Adalet Bakanlığına bağlı iken yazılmış olan bu yazılardan bazılarında hatalar mevcuttur. Bu yazılardan biri de William Shakespeare’e atfedilen ’Kan kanla değil; su ile yıkanır. Öc almanın sonu yoktur’ ve ’Kan öcle değil, suyla temizlenir’ şeklindedir. 1564-1606 yılları arasında yaşamış olan ünlü İngiliz şair ve oyun yazarı William Shakespeare’in sadece ’Macbeth’ adlı oyununun III. perdesinin 4. sahnesinde Macbeth ve Lady Macbeth’in yalnız kaldığı bir anda Macbeth’in repliği içerisinde ’Kan istiyor: Kan kanı çağırır derler. Taşlar kımıldar ağaçlar dile gelirmiş, fallar, esrarlı bağıntılar içinden saksağanlar, kargalar, kuzgunlar konuşurmuş. Kan dökeni bulup çıkarmak için. Gece ne sularda? Sabaha çok var mı?’ ifadesi mevcuttur. Bu ifade dışında yukarıda Shakespeare’e atfedilen sözlere yakın bir söz mevcut değildir” dedi.
Altınkaynak açıklamasının devamında şu bilgileri verdi:
“İngiliz oyun ve şiir yazarı William Shakespear’a atfedilen 2 tane yazı var cezaevinde. Bunlardan birisi 2. kısımda kolonda bulunuyor. Bir diğeri de 2. kısmın, 2. katında. Bunlardan birisi ‘Kan kanla değil, su ile yıkanır. Öc almanın sonu yoktur’ şeklinde yazılmış. Üst kattaki de ‘Kan öcle değil, suyla temizlenir’ şeklindedir. Yalnız biz William Shakespear’ın eserlerine baktığımız zaman sadece Macbeth adlı oyununda küçük bir atıf var. Bu atıfta, ‘Kan istiyor, kan kanı çağırır’ gibi bir atıf var. Yalnız Kaşgarlı Mahmut’un Divanü Lügati’t Türk’ü ne baktığımız zaman takriben Shakespear’dan 5 yüz yıl kadar önce ‘Kanı kan bile yuğmaz’ diye ifade ettiği bir sav var eserinde. Bu savı şu şekilde açıklıyor. ‘Kan kanla değil fitne fitneyle değil barışla bastırılır’ şeklinde ifade ediyor. Biz ana kaynağa kadar indik. Baktık ki hakikaten bu söz böyle. Divanü Lügati’t Türk’ü, Türkçeye tercüme eden Besim Atalay’da yine bu savın uzun yıllar, Anadolu’da ‘Kan kanla değil, suyla yıkanır’ şeklinde söylendiğini ifade ediyor. Biz baktığımız zaman bu söz kan davasıyla alakalı bir söz ve kan davasının sona erdirilmesiyle ilgili bir hapishane sözü. Aynı zamanda geçmişe baktığımız zaman da aslında Türk tipi bir söz olduğunu görüyoruz. Bu sözün cezaevinde düzenlenmesi ve bu sözün asıl sahibine atfedilmesi için tarafımdan kültür varlıkları müzeler genel müdürlüğüne bir dilekçe verildi. Bunun süreci hala devam ediyor. Tabii ki bu durum artık benden çıktığı için bunu ilgili kurumlar bilir. Bu durum tahmini 2-3 ay içerisinde sonuçlanır diye tahmin ediyorum. Bu yazı muhtemelen Cezaevi aktifken de yazılmış olabilir. Ya da Cezaevi müze olduktan sonra da yazılmış olabilir. Bu konuda bir araştırmamız yok.”