Samimiyetsiz patron ve işçiye yüksek yargıdan kötü haber
İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilmedi. Haksız yere kovulduğunu öne süren işçi, İş Mahekmesi’nin yolunu tuttu. Davacı, iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek ihbar ve kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, ile yıllık izin ücreti alacaklarının davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etti. Davalı işveren işçcinin samimiyetsiz olduğunu, işe başlamakta naz ettiğini öne sürdü. Mahkeme, işçinin işe iadesine karar verdi.
Hükmü, davalı işveren istinafa götürdü. Bölge Adliye Mahkemesi, kararı onadı. İşe iade kararına rağmen işe başlatılmayan davacı işçi, işveren aleyhine icra takibi başlattı. İşe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretinin tahsili için icra takibi başlatıldı. Davalı patron takibe itiraz ederek durdurdu. Mahkeme’nin kapısını çalan davacı, İcra Müdürlüğü’nün icra dosyasına yapılan itirazın iptaline ve yüzde 20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etti. Davalı şirket davanın reddini talep etti. Mahkeme; işverenin işçiyi işe davetinin fesih tarihindeki işyeri ve görevine uygun olmadığı, bu suretle işçinin usulünce işe başlatılmayarak iş sözleşmesinin feshinin netleştiği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verdi. Davalı şirket avukatı kararı istinafa götürdü.
Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi, emsal nitelikte bir karara imza attı. İşe iade davalarında hem patronların hem de işçilerin samimi olması gerektiğinin vurgulandığı kararda şu ifadelere yer verildi: “İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlanmamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Kanun’un 21. maddesinin beşinci fıkrasına göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmaz. Ancak, geçerli sayılan feshe bağlı olarak işçiye ihbar ve şartlar oluşmuşsa kıdem tazminatı ödenmelidir. Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları, hizmet alım sözleşmeleri, işyeri tescil belgeleri temin edilerek araştırılmalı ve sonucuna göre davalı şirketin işe davetinde ciddi ve samimi olup olmadığı belirlenmelidir. Davacının eski coğrafi işyerinde işe davet edilmemesinin zaruri olarak yapılıp yapılmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. Bu araştırmalardan sonra davacı ve davalının işe iade konusunda samimi olup olmadığı değerlendirilmelidir. Sonucuna göre, feshe bağlı hakların miktarı ile işe başlatmama tazminatına hak kazanıp kazanmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.Mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine oy birliği ile karar verilmiştir.”
Süleyman Aydın