Kurban Bayramı’nda kronik hastalığı olanlar dikkat
Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kliniği Eğitim ve İdari sorumlusu Prof. Dr. Mustafa Altay, yaklaşan Kurban Bayramı dolayısıyla beslenme ve dikkat edilmesi gereken durumlar hakkında açıklamalarda bulundu.
Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kliniği Eğitim ve idari sorumlusu Prof. Dr. Mustafa Altay, “Dini vecibeleri yerine getirmek mutlaka hepimiz için önemlidir. Ancak bunları yaparken sağlığımızı ihmal etmek, bedenimizi maddi-manevi yormak ve aşırıya kaçmak da istenmeyen sonuçlar doğuracaktır. Dinimizce de kabul edilen durumlar değildir. Kurban Bayramı boyunca ve hatta takip eden günlerde kurban keselim veya kesmeyelim toplumca her zamankine göre daha fazla miktarda kırmızı et, hayvansal yağ, sakatat tükettiğimiz bir gerçektir. Sağlığımızı korumak adına her zaman olduğu gibi Kurban Bayramı süresince ve sonrasında da gerekli gayreti göstermekle yükümlüyüz. ’Hekimlerin Hakimi’ olarak bilinen İbn-i Sina yaklaşık bin yıl önce bu konuda kulaklarımıza küpe olabilecek nitelikte bir söz söylemiştir. İlm-i tıbbı iki satırla topluyorum. Sözün güzelliği kısalığındadır. Yediğin vakit az ye. Yedikten sonra 4-5 saat kadar daha yeme. ’Şifa hazımdadır’ bu özlü söz günümüzde de geçerliliğini korumaktadır. Çünkü başta obezite olmak üzere birçok hastalığın en önemli sebebi aşırı yemek, sık sık ve düzensiz beslenmektir” dedi.
“Gıda miktarına, porsiyon kontrolüne dikkat etmeliyiz”
Altay, şöyle devam etti:
“Kurban Bayramı’nda da diğer zamanlarda olduğu gibi sağlıklı beslenme ile ilgili genel kurallar geçerlidir. Vücudumuzun ihtiyacı olan tüm besin gruplarının dengeli bir şekilde alınması için yiyecek seçimine ve yiyeceğimiz gıda miktarına-porsiyon kontrolüne dikkat etmeliyiz. Bayram süresince et tüketimine ağırlık vermek dengesiz beslenmeye ve vücudumuzun ihtiyaç duyduğu diğer besin gruplarıyla alınacak karbonhidrat, protein, vitamin ve minerallerin eksik alınmasına sebep olabilir. Bu yüzden uygun karbonhidrat grubu, süt grubu, sebze-meyve grubu besinlerin de özellikle bayramda uygun porsiyonlarda yeterince tüketilmesi gereklidir. Elbette hem sindirim hem de vücudun diğer birçok işlevinde rolü olan suyu unutmamak gerekir. Son yıllarda Kurban Bayramı’nın sıcak yaz aylarına rastlaması sebebiyle su-sıvı tüketimi daha da önem kazanmaktadır. Kurban Bayramı süresince sağlıklı yetişkin bir kişinin günlük ortalama 2.5-3 litre su ve sıvı gıdalar tüketmesi gerekir. Böbrek yetmezliği, kalp yetmezliği, şeker hastalığı, gebelik gibi özel durumu olanlarda günlük sıvı ihtiyacı bireysel farklılıklar gösterdiği için bu kişiler mutlaka hekimlerine danışarak günlük su tüketimini ayarlamalıdır.”
Şeker hastaları, yüksek tansiyon hastaları, kalp-damar hastalığı olanlar, kronik böbrek hastalığı olanların Kurban Bayramı’nda mümkün olduğunca yağsız veya az yağlı etleri tercih etmeleri ve az miktarda tüketmeleri gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Mustafa Altay, “Çünkü yağlı etlerin doymuş yağ ve kolesterol içeriği daha yüksektir ve kalp-beyin gibi önemli organlarda damar tıkanıklığı, tansiyon yükselmeleri, kan şekeri kontrolünün bozulması ve böbreklere yük artışı gibi olumsuz sonuçlar doğurabilir” ifadelerini kullandı.
“Etler bir gün dinlendirilmeli’”
Altay, mide-bağırsak gibi sindirim organlarında hastalığı olanlar için yeni kesilmiş kurban etlerinin en az bir gün bekletilip haşlama ve ızgarada pişirme yöntemi ile tüketilmesini tavsiye ederken, etlerin pişirilmesi sırasında mümkün olduğunca az yağ kullanılması veya hiç yağ eklemeden etin kendi yağıyla pişirilmesi daha sağlıklı olacağı vurgusunu yaptı.
Etlerin tek başına değil de sebzelerle beraber pişirilmesi gerektiğini aktaran Altay, “Yeşillik-salata, yoğurt, az yağlı ve az tuzlu ayran gibi diğer besinlerle birlikte tüketilmesi daha hafif ve dengeli bir beslenme olanağı sağlar” şeklinde konuştu.
“Etler ızgarada pişirilirken ateş ile et arasındaki mesafe hem kömürleşmeye engel olacak şekilde hem de yeterince pişmeyi sağlayacak şekilde ayarlanmalıdır” uyarısında bulunan Prof. Dr. Mustafa Altay sözlerine şöyle devam etti:
“Şeker, lokum gibi basit karbonhidratlardan mümkün mertebe sakınmak gerekir. Ülkemizin geleneksel bayram ikramları arasında yer alan şeker, lokum gibi basit karbonhidratlardan mümkün mertebe sakınmak gerekir. Özellikle şeker hastalarının şekerli gıdalar ve şerbetli tatlılardan kaçınması gerekir. Bunların yerine şeker içeriği az olan taze meyve, kuruyemiş ve sütlü tatlılar; küçük porsiyon ve miktarlarda tüketilebilir. Unutulmaması gereken diğer bir nokta da tuz tüketimidir. Sağlıklı yetişkin bir insanın günlük ihtiyacı olan tuz miktarı 4-6 gram gibi oldukça düşük miktardadır. Bu tuz ihtiyacı, dengeli ve uygun porsiyonlu olağan bir gündelik beslenme ile zaten karşılanmaktadır. Özellikle yüksek tansiyon, kalp yetmezliği, kronik böbrek hastalığı gibi durumlarda hastaların yemeklere tuz eklemekten ve hazır gıda tüketiminden şiddetle kaçınması gerekir. Her zaman tekrar ettiğim gibi; bayramları bir tatil olarak görüp, sürekli evde dinlenme ve yemek yeme fırsatı olarak algılamamak, günlük yaklaşık yarım saatlik hafif tempolu yürüyüşler yapmak kendimize vereceğimiz güzel bir bayram hediyesi olacaktır.”